“Artık yok.” dedin. “Salınmayacaksın iki dünya arasında. Gözlerin kapanacak hep aynı yalana, dinleyeceksin ama inanmayacaksın. Beni düşüneceksin. Beklediğimi. Orada seni ne kadarsa. Beni düşüneceksin ve nasıl sustuğumu hayatım boyunca. İstemenin keskin kıyısında nasıl gezindiğimizi yalınayak. Nelerden vazgeçtiğimizi. Neleri koyup ardımıza kaçıp gittiğimizi en kahredici yangınlardan. Bunları hatırlayacaksın. Artık salınmayacaksın iki dünya arasında. Yelkovanlara, akreplere asıp ruhunu ve kederlere boğulup uykusuz her an, düşünmeyeceksin yokluğu. Neye baksan o büyüyor içinde. Boşluğa bakmayacaksın.”
Neden uzak yalnızlığında değil de verimsiz bir toprağın, burada, denizinde tüm şaşanın?.. Neden buralarda rastlaştı bilinçlerimiz? Hatırlıyor bendeki her bir parçan, çok büyük bir savruluştu senden kopuşum ve büyük bir savruluşun daha hazırlığıydı her salınış. “Artık yok.” Söküp atacağım içime sinmiş lekelerini başarısız ihtimallerin. Tüm “mümkinlerin” ortasında nefesimi tutup sende kalacağım.
Derin bir içe çekilişle ciğerine dolacağız birlikte karanlık noktanın.