ÖZGÜR ÇAKIR
1950’li yıllarda ortaya çıkan, üsluplarıyla dünya çapında müzikten sinemaya ve edebiyata bütün sanat dallarını etkileyen Beat kuşağı yazarlarının eserleri arka arkaya Türkiye’de de yayımlanmaya başladı
İkinci Dünya Savaşı sonrasında ‘Amerikan barışı’ olarak adlandırılan dönemde filizlenen ve Beat kuşağı olarak anılan edebiyat akımına ait önemli eserlerden bazıları son zamanlarda Türkçe’ye kazandırılarak ya da yeniden yayımlanarak gündeme geliyor. 40’ların sonu ve 50’ler boyunca yaşadıkları toplumun orta sınıf ve popüler kültür değerlerine saldıran, cins, ırk ve sınıf ayrımcılığına karşı duran, hedonist tavırlarıyla dikkat çekerek, yaşadıklarıyla paralel şeyler yazmaya çalışan Beat’ler kendilerinden sonra gelen kuşakları edebiyattan, resme, sinemadan müziğe kadar etkilemeyi başardı. Türkiye’de yaygın olarak tanınmayan Beat kuşağı edebiyatçılarının en önemlilerinden ve hatta kuşağın isim babası olan Jack Kerouac’ın Yolda’sı geçtiğimiz aylarda Ayrıntı Yayınları’ndan tıpkı basımıyla raflardaki yerini almıştı. Geçen hafta ise yine kuşağın simge isimlerinden William Burroughs’un ünlü Çıplak Şölen romanı kitabın 50. yılı şerefine daha önce yayımlanmamış metinlerle zenginleştirilerek Versus Yayınları’ndan çıktı.
Beat’lerin başlangıç noktası kabul edilen ve Jack Kerouac ile William Burroughs’un beraber kaleme aldıkları Ve Hipopotamlar Tanklarında Haşlandılar adlı kitap ise yine geçen hafta Sel Yayınları tarafından yayımlanışından yıllar sonra ilk defa Türkçeye kazandırıldı. Beat’lere ait eserlerin Türkçeye kazandırılması, kuşağın edebiyat açısından önemi ve yeniden keşfedilip keşfedilmediklerinin peşine düşerek eleştirmenler ve akademisyenlere sorduk.
Ömer Türkeş (Eleştirmen):
Keşke isyankârlıkları örnek olabilse
“ÇIPLAK , tıpkı Jack Kerouac’ın Yolda‘sı gibi 50. yılında yeniden ‘keşfedildi’. Bir hayat tarzının ya da felsefesinin manifestosu olmuş metinlerin artık o tarzlar tedavülden kalkmışken hatırlanmalarının ne edebiyata ne de gündelik hayata etkisi olacağını sanmıyorum. Olsa olsa Beat kuşağını tanımayanlara geçmiş hakkında bir fikir verecek, belli bir yaşın üstündekilerde ise nostalji havası estirecektir. Tıpkı 68 kutlamaları gibi.
Beat’leri ve devamı sayılabilecek 68 isyanını önemsemediğimden değil. Tersine; her iki isyancı kuşak da çok önemlidir. Kişisel kurtuluşu, arınmayı ve aydınlanmayı savunan, eski kafalı buldukları topluma ve onun kurumlarına duydukları yabancılığı sergileyen bohem sanatçı grubu, yani Beat kuşağı, günümüzün sistem karşısında teslim bayrağını çekmiş toplumlarına keşke örnek olabilseler.”
Hasan Bülent Kahraman (Akademisyen, yazar):
Türkiye onları keşfetmeli
“BEAT kuşağını, 1968 hareketiyle birlikte düşünmek gerekir. Edebiyatta deneysellikten doğrudan yaşantıya tanıklık etmeye kadar bir dizi alanda Beat kuşağı yazarları büyük katkılar sağladı. Tıpkı sürrealistler gibi onlar da uyuşturucunun, farklı cinsel tercih ve kimliklerin, egzotik dünyaların, farklı coğrafyaların tadını çıkardılar. Büyük arabalar, boydan boya geçilen bir büyük kıta bu edebiyatın eksenini oluştururken benim aralarında en çok önemsediğim Ginsberg ve Ferlinghetti aynı zamanda büyük politik tepkiler gösteren, sonuna kadar politik tercihlerinde direnen insanlardı.
Türk edebiyatına gelince iş biraz değişir. Biz yazınsal köklerimiz ve kültürümüz itibariyle sürrealizme o kadar yatkın değiliz. Bu nedenle Beat’lerin Türkiye’ye girişi geç olmuştur. Ben 1970’lerde onlardan ilk kez Salah Birsel’in Shenendoah Kuşlarıisimli makalesinde söz ettiğini hatırlıyorum. Sonra Ginsberg ve Ferlinghetti kırım kırtık çevrildi. Büyük çeviriler yapılamadı. Beat’lerin Türkiye’de tanınması Burroughs’un romanlarından yapılan filmlerden sonradır. Türkiye Beat kuşağını tanımaya başladı ama henüz keşfetmedi. Bunu bir an önce gerçekleştirmesinde büyük yarar olacağını söyleyeyim.”
Sevin Okyay (Eleştirmen):
Yasaklar oldukça etkileri sürer
“BEAT Kuşağı’nın hiçbir zaman ölmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü kökü isyanda. Başta din olmak üzere kimi alanlarda fanatizmin yükselmesi, belki Beat Kuşağı’na rağbeti arttırmıştır diyorum. En azından, Çıplak Şölen’i bu sefer Algan Sezgintüredi gibi iyi bir çevrimenin kaleminden okuyacağız. Öte yandan, bu kuşak yeniden keşfedilmese bile, kimi insanları etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Popüler kültür çağında, o kültürün karşıtı olan Beat’çilerin de kendine taraftar bulacağından eminim. Bence, tutuculuk kaldıkça, yasaklar kaldıkça Beat Kuşağı’nın etkisi sürecek.”