Beatlemania
Tam bir başlangıç tarihi veya tanım vermek güçtür. Bu kavramı değişik kimseler farklı şekillerde tarif etmişlerdir.
Hunter Davies: Beatlemania her renk ve sınıftan gençlerin üç yıl süre ile bitmeyen çığlıkları ve “Yeah Yeah !” sesleridir. Bunu abartmak olanaksızdır, çünkü Beatlemania’nın kendisi bir abartıdır.
Freda Kelly (Fan Kulüp Genel Sekreteri): Mektuplar torbalar dolusu geliyordu. Günde 2 bin hatta 3 bin mektup aldığımız oluyordu. Hepsi ayrılır, işaretlenir, sıralanırdı, hepsine de sıra gelirdi.
Tony Barrow: Durumu ortaya koymak açısından Beatles hakkında yazılan yazılar ve söyleşiler benim için çok önemliydi. Bunları yazanlar küçük kasaba yazarları değil önde gelen sanatçılardı.
George Harrison: Çok mutlu ve kıvançlıyız bağırışan hayranlarımız olmasaydı biz burada olur muyduk?
İsveç Turnesi ve “She Loves You”
Birçok kimseye göre ise Beatlemania 1963 yılının Ekim ayında yapılan İsveç turnesi dönüşünde başlamıştır. Bu turne öncesi She Loves You adlı parça piyasaya çıkmıştı.
Paul McCartney: John ve ben yazdık bu şarkıyı Newcastle’da bir münibüste, daha sonra bir otel odasında bir kaç saat çalıştıktan sonra tamamladık. Benim aklıma ikili bir vokal ile birşeyler yazmak gelmişti. Yani iki kişi She Loves You diyecek, diğer ikisi de Yeah! Yeah! diye cevap verecekti. Daha sonra bu fikrimden vazgeçtim.
George Martin: Stüdyoda yüksek bir taburede oturmuştum. John ve Paul akuistik gitarlarla karşımda parçayı çalıp söylediler. İlk duyduğumda hoşuma gitmişti, fakat dikkatimi çeken şey pek alışılmış bir akor düzeni olmadığı ve tam bir Glenn Miller arajmanı gibi oluşuydu. “Şarkınızı beğendim ama söyleyişiniz biraz eski moda,” dedim. “Oooo ! Çok güzel bir akor bu,” dediler, “Şimdiye kadar hiç kimse duymamıştır,” Ben defalarca duymuştum ama değiştirmeye gerek kalmayacak kadar iyiydi aslında. Daha fazla üzerinde durmadık şarkıyı öylece çıkarmaya karar verdik. İtiraf etmeliyim ki tartıştığımız bölüm parçanın en önemli kısmıydı.
Bu plak 23 Ağustosta çıktı. Eylülde liste başı oldu ve 5 hafta orada kaldı. Plağın B yüzü I’ll Get You idi.
Bu konudaki bir söyleşiden alıntılar:
John Lennon: I’ll Get you aslında A yüzü olarak düşünülmüştü. Fakat sonra She Loves You ortaya çıkınca B yüzünde yer almasına karar verdik. Tıpkı “Love Me Do” da olduğu gibi.
Paul McCartney: Parçanın birini yazdıktan sonra ardından devamı geliyor, hemen başka bir şarkı yazabiliyoruz. Şarkılar birbirlerini takip ediyorlar, aralarında uzun zaman aralıkları olmuyor.
John Lennon: Bu bazen kolay bazen de zor oluyor.
Ringo Starr: Bazen çok zor oluyor.
Phil Spector ile tanışma
Phil Spector ile tanışmaları bu sıralarda olmuştur. Onları tanıştıran Tony Hall dır.
Tony Hall: Hatırlıyorum o sıralar Decca için menejerlik yapıyordum. Phil benim çok iyi dostumdu. Phil Spector Beatles ile tanışmak istiyordu. Beatles da aynı şeyi düşünüyordu. Böylece çok gizli bir buluşma düzenledim. John, Ringo, George, Paul, Phil Spector ve daha birçok kişi oradaydı. Herkes susukundu. Kimse bir şey söylemiyordu. Bir gerginlik sürüp gidiyordu. Çocuklar aralarında kendilerine has esprilerle eğleniyorlardı. Dördü de birbirlerini çok iyi anlıyorlardı ama orada sanki başka biri yokmuş gibi davranıyorlardı. Phil bundan hiç hoşlanmamıştı. Çıktı gitti. Daha sonra sabah saat 4 te geri geldi. Aniden gecenin havası ve herşey değişiverdi. Phil 1950 lerde yaptığı plakları çalmaya başlamıştı. Bunları nasıl yaptığını ve başından geçenleri anlatıyordu. O andan itibaren herkes canladı, harika bir parti oluyordu. Bir plak adamı olan George Martin’in çok hoşuna gidiyordu bu sohbet ve sabah sekize kadar sürdü.
London Palladium
Beatles’ın yaşamındaki bir sonraki önemli olay Londra Palladium’daki Pazar gecesi adlı Televizyon programıdır (Sunday Night At The London Palladium). Bu program Beatles’ın artan şöhretini esaslı bir şekilde ortaya koyan bir TV konseridir.
Konser çok iyi geçmişti ve TV yayınındaki tahmini seyirci sayısı 15 Milyon idi. Palladium’un bulunduğu Argyll Caddesi gün boyunca hayranlar tarafından kuşatılmıştı. Arka sahne kapısı gönderilmiş hediye dağları ve telgraf tepecikleri ile bloke olmuştu adeta. Hayranlar dışarıda Beatles şarkılarını söylüyorlardı. İçerde ise sakin bir prova yapmak imkansız bir hale gelmişti. Diğer TV şirketleri rakipleri olmasına karşı bu olayı görüntüleme yarışına girmişlerdi. Polis ise kalabalığı kontrol edemiyecek bir durumda yakalanmıştı. Gösteri sonrası çıkış için herkes onları sahne kapısından beklerken ön kapıdan çıkartılmaları planlanmış ve bir araç (Austin Princess) tahsis edilmişti.
Brian Sommerville (Beatles basın ajansı yetkilisi): Gösteriden sonra onları sahne arkasından çıkartıp götürmem gerekiyordu. Seyicilerin de çıktıkları yerden arabaya doğru götürecektim. Merdivenlere geldiğimizde ben düştüm. Bu tür işler bana göre değildi aslında. Düştüğüm yerden Ringo’nun sesini duyuyordum “Delirmiş, delirmiş !” diye bağırıyordu. Sonra yerimden kalktım. Sokağa çıktığımda Beatles ortalarda yoktu. Oysa o kargaşada benden çok geride kalmışlar.
Ezeli rakipleri The Shadows listelere girmeye devam ediyordu. İngiltere’yi fetheden The Beatles daha fazla alana yayılabilmek için İsveç’e gitti. Klaus o sıralarda İsveç radyosunda çalışıyordu ve daha önceden Beatles’ı tanıyordu. Konserlerden sonra radyo ve televziyon için gösteriler düzenlemişti.
Klaus: Stockholm konserlerinde The Beatles, Twist’in Amerikalı Kralı “Joey Dee and the Starliters” dan sonra ikinci yüksek ücreti alıyordu. Sıra onlara geldiğinde dinleyicilerin tepkisi müthişti. Diğer grupları gözleri görmüyordu artık.
Brain Epstein bu durumu görünce Beatlemania’nın İngiltere dışında, diğer ülkelerde de başlayabileceğini anlamıştı. Böylece diğer ülkelere gitme yolunda İsveç onlara ilham vermiş oldu. Çünkü gerçekten İngiltere dışında beklemedikleri bir ilgi ile karşılaşmışlardı.
Beatlemania’nın patlaması uzun sürmedi. 31 Ekim 1963 tarihinde İsveç dönüşü ile Büyük kitleler, bitmek bilmeyen çığlıklar ile harekete geçmişlerdi.
Royal Variety Show
The Beatles 4 Kasım 1963 tarihinde Kraliçenin önünde Prince Of Wales (Galler Prensi) Tiyatrosunda sahne alarak İngiltere’de doruğa ulaştı.
Peter Woods yaptığı bir söyleşisinde Beatles’a böyle bir gösterinin erken olup olmadığını sormuştu:
Paul McCartney: Evet çok çabuk oldu. Çok şanslıyız. Bu başarımızın ömür boyu olmasa bile en azından birkaç yıl daha sürmesini isteriz.
PW: Çaldığınız müziğin İngiltere için yeni bir şey olduğuna inanıyor musunuz?
John Lennon: Hayır öyle değil biz yalnızca çalıyoruz. Zaten müzik bugün çok geçerli bir şey.
PW: Rock mu çalıyorsunuz?
John Lennon:Rock veye Rock and Roll
PW: Bu başarı ne kadar daha sürer sizce?
John: Her zaman aynı düzeyde gitmez ama ümitliyiz en az bir iki yıl daha sürebilir.
PW: Sizin lehçeniz Liverpool aksanı, Kraliyet lehçesine uymuyor. Bunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz?
Paul Mccartney: Şaka mı yapıyorsunuz? Tabii ki hayır. Böyle bir zahmete girmeyiz. BBC de haber okuyacak değiliz ki.
PW: Bu konserde hangi şarkıları söyleyeceksiniz?
Paul McCartney: “She (!) Loves You” ile başlarız herhalde.
Ve öyle de yaptılar…
Liverrpool Echo Gazetesinden George Harrison: Konser Devam ederken dışarıda binlerce genç birikmişti. Kimileri çığlık atıyor, kimileri de “We Want The Beatles, We Want The Beatles” (Beatles’ı isteriz) diye bağırıyorlardı. İçeride ise bu büyük gürültü hiç duyulmuyordu. Gecenin espirisi John tarafından yapıldı ve ertesi gün gazetelerde geniş yankı buldu.
“Bu son parçamız için sizden birşey istiyorum. Ucuz koltularda oturanlar. Hep beraber ellerini çırpsın.
Ve geri kalanlar sadece mücevherlerini şıkırdatsınlar.”
Bu çok değişik bir espiri olarak herkesin hoşuna gitmişti. Ertesi gün tüm gazete manşetlerinde yer aldı.
Yıllar sonra John Lennon aslına o show’da hiç görünmek istemediğini söylemiştir.
John Lennon: Brian ısrar etmeseydi ben kabul etmezdim. Bana dedi ki,” Eğer bu Kraliyet Konserini kabul etmezsen kimse bunu öğrenmiyecek”, haklıydı. Dünya bilmezdi ki o ilk konserden beri her sene bu teklif yapıldı ve biz kabul etmedik. Her şey bir kez denenir, bu yeter.
John Kraliyet konserlerine paydos demiş olabilirdi ama Arthur Hows’un başka konserler için planları vardı:
“Onları konser salonlarına sokup, sonra da dışarı çıkarmak için adeta askeri operasyonlar düzenliyorduk. Polis kuvvetleri ile gidilecek şehrin dışında buluşuyorduk. Konserler sadece güç olmaktan çıkmış, fiziksel olarak imkansız hale gelmişti. Dinleyicilerin yerlerinde durmaları olanaksızdı. Beatles sahneye çıkar çıkmaz herkes öne doğru hücum eder sahneye çıkmaya çalışırlardı, bazen de çıkarlardı.”
I Want to Hold Your Hand
Alistair Tailor bir akşam Grand Eastern da onları göremeye gitmişti. Şöyle anlatıyor: George Martin içeri girdi. İlk karşılaşmamdı. Büyük bir mutlulukla yeni 45 liklerinin piyasaya çıkmak üzere olduğunu açıkladı. Bu, “I Want To Hold Your Hand” adındaki parçaydı. Dediklerine göre İngiltere’de piyasaya sürülmeden 1 Milyon adet sipariş edilen bir plaktı. Ortalığı bir sessizlik kaplamıştı. Bu sessizliği bozan John oldu:
“Çok güzel ama bu demektir ki liste başında sadece bir hafta kalabileceğiz.”
Ama bu parça haftalarca liste başında kaldı ve daha milyonlarca sattı.
Tony Bramwell : “Yeni bir film makinesi almışlardı. Otelde kaldıkları odada bir çeşit film gösterisi yapıldı. Sırayla adeta aynı konunun dört ayrı filmini dördünün çekimlerinden izledik. Çukur kazan adamlar, otel pencerelerinden görünen uçan martılar, geçen arabalar, trafik ışıkları saatlerce oturup bu birbirine benzer filmleri seyrettik durduk. Daha sonra Cambridge’de film makinası bozulunca bu ilgilerini yitirdiler. Galiba iki filmlerden ikisi de bu arada yandı.”
Beatles’ın rahatlaması ve dinlenmesi işte böyle oluyordu. Hareketli ve yorucu yaşantıları kolay değildi. Dükkanlarda Beatles gömlekleri ceketleri perukları satılıyordu. Okuldaki tüm yasaklara rağmen milyonlarca öğrenci saçlarını onlar gibi uzatıyordu. İngiltere’de doğum sancıları başlamıştı. Amerika’da ise Başkan Kennedy nin öldürülmesiyle Amerikan gençliğinin kısa bir süre de olsa söz sahibi oldukları dönem sona ermişti.
22 Kasım da ikinci albümleri piyasaya sürüldü. With The Beatles. George Bu albüm için bir parça yazmıştı.
George Harrison: “İlk yazdığım şarkı 1963 yılında idi. İlk başarılarımızdan hemen sonraydı. Tatil yerlerinde çalışıyorduk. Bir ara hastalandım hatta yatıyordum. Doktorlar şurup vermişti. Hazır yatarken bir şarkı yazabilecek miyim acaba diye düşünmüştüm ve yazdım da. Felaket bir şarkıydı bu. “Don’t Bother Me” idi bu şarkı. (Beni rahatsız etmeyin) O anki duygularımdı bunlar herhalde.”
David Jacops (Juke Box Programı yapımcısı): “1963 yılının Aralık ayındaki Beatles Fun Clup genel toplantısı Liverpool’da yapılmıştı. BBC Beatles’ı iki TV programına çıkarmaya karar verdi. Biri kendi şarkılarını söyleyecekleri bir gösteri, diğeri ise jüri olarak katılacakları Juke Box programıydı. Program çok güzel olmuştu. Onları jüri üyesi olarak takdim ettiğimde tüm seyirciler öne doğru hücum ettiler. Atılan çığklıklar, aynı anda kalkışa geçen jet uçaklarının sesini andırıyordu.”
Çıkartılan bu müthiş ses Beatles’ın sadece başkalarının plakları hakkında yapacakları konuşma içindi. İlk albümlerinin yayımlanmasından 12 ay sonra Birleşik Krallıktaki hayatın en önemli parçası olmuşlardı. Dora Bryan “All I Want for Christmas Is a Beatle” isimli bir plak yapmıştı. Diğer Liverpool sanatçılarına nasip olmayan bir onurdu bu.
1963 yılının son haftasında yeni bir maceranın hazırlıkları başlamıştı. The Beatles Christmas Show. Müziği ve içeriği ile Beatles’ın çekirdeğini oluşturduğu bir eğlence programıydı. Bu programda Beatles’tan başka müzisyenler de yer alacaktı. Billy J. Kramer, Tommy Quickly, Fourmost ve bir başka Epstein keşfi olan Cilla Black. Program çekimleri önce Bradford sonra Liverpool ve Londra’da Finsbury Park Empire’ da (*) yapılacaktı. İlk perde kalkmadan, Yüzbin bilet satılmıştı bile. Evening Standard gazetesinde yayımlanan Beatles resminin altında Şunlar yazılıydı:
1963 Beatles’ın Yılı oldu. Şu anda ülkede kalpler üzerinde bir inceleme yapılacak olsa üzerinde Beatles yazısının kazınmış olduğu ortaya çıkar.
1964 yılına böylece girilmiştir. İngiltere uzun giysileri şöyle bir silkeler, etekleri 10-15 cm yukarı kaldırır. Hava dalgaları Beatles müziğinin sesi ile doludur. O sıralarda yeni bir kulüp şekli oluşmaktadır. Diskotek. Gençler diskoteklerde plaktan çıkan yüksek kalitedeki ses ve müzikle dans etmektedirler. DJ ler birçok Amerikan müziği ile birlikte Beatles da çalmaktadırlar. Binlerce genç yollarda Beatles tarzı kesilmiş yeni saçlarıyla, Beatles müziği ıslıklarıyla dolaşmaktadır. Amerika’da “I Want to Hold Your Hand” Top 100 de 83. sırada yer alır.
Brian Sommerville: “Bir gece Ringo’yu arabama almıştım. Gençler arabayı ters çevirdi. Morris marka bir arabaydı. Tepetaklak olduk. Daha önce hiç bu kadar çıldırmış gençlik görmemiştim. Polisler ise kulübün alt katında kağıt oynuyorlardı. Evet gerçekten. Sanki herşey yolunda gidecekmiş gibi, oturur iskanbil oynarlardı. Halbuki bulundukları yerin önünde arabaları ters çevirebiliyorlardı. O günlerde 18 yaşın altındakiler kulüplere giremezdi. İmza avcılığı merakı da son hızına ulaşmıştı. Dağıtılmak üzere gecede 500 resim giderdi ve 4 Beatle için bunların hepsini imzalamak olanaksızdı. Neil Aspinal ve ben soyunma odasında imzalayabildiğimiz kadar imzalardık. Parmaklarımız yorulurdu. O imzalı resimleri bizimle birlikte görev yapan doktorlar hatta polisler bile isterdi ki aslında onlarsız eve gitmeye bile korkardık. Üzerine dört Beatle’ın gerçek imzası bulunan resme sahip pek az kişi vardır sanırım.”
Christmas Show’un sona ermesiyle birlikte Beatles başka bir ülkeyi de fethetmeye hazırlanıyordu. Bu ülke Fransa idi. İsveç’in tersine bu ülkede İngilizce pek anlaşılabilen bir lisan değildi. Yola çıkmadan önce Tony Hall ile bir işleri vardı.
Tony Hall: George ve Ringo oturduğum evin tam karşısında bir yere taşınmışlardı. (57 Green Street, London) Böylece onlarla sık sık görüşmeye başladım ve beni birçok şeyle beraber Tamla şarkılarına merak sardırdılar. Bu sıralarda radyoda Public Air adında bir program yapıyordum. George ve Ringo’dan bu programda yayımlanmak üzere bir anons yapmalarını istemiştim. Onlar da beni kırmadılar.
-Sevgili Public Air, programınızı 29 Aralıkta duyduk. Programda bizim evimizde çaldığımız plakları da çalarsanız, diğer müzik severlerin de beğeneceklerini umuyoruz. Örneğin Marvalettes, Miracles ve özellikle Marvine Gaye. Bu sanatçılara ait şarkıları radyolarda pek sık duyamıyoruz. Tony bu şarkılardan çalarsan bizi çok mutlu edersin. Sevgilerle George Harrison, Ringo Starr.
Ocak ortalarında Beatles Paris’te idi.Fransız basını ile ilişkileri yönetecek olan Brian Sommerville:
“Konserler Olympia’da verilecekti. Nedense Sadece Fransızlar yapabiliyordu bu işi. Programda üç yıldız vardı. Sylvie Vartan, Trini Lopez ve The Beatles. Kimse hangisine daha fazla ilgi gösterileceğini bilemiyordu. Tüm söyleyebileceğim, konseri Beatles’ın bitirdiği idi. Açılış gecesinde tüm dünya basını, foto muhabirleri ve gazetecileri ile birlikte oradaydı. Çok büyük bir kalabalık vardı sahne arkasında. Herkes ya Sylvie Vartan’ı ya da Trini Lopez’i görmeye uğraşıyordu. Kimse Beatles ile ilgilenmiyordu. Bu durum hiç hoşumuza gitmemişti. Birşeyler yapılması gerekiyordu. Sonunda orada bir kargaşa yarattık. Tüm muhabirler birbirlerinin Beatles’ı görmek istediğini, bizim de onları engellemeye çalıştığımızı sandılar. Bu çok işe yaradı. Sonunda gerçekten öyle oldu.”
Paris’te üç hafta kaldılar. O sırada “I Want to Hold Your Hand” Amerika’da bir numaraya çıkmıştı. Amerikan, “General Artist Corporation” adlı firmanın gösteri bölümü başkanı Norman Wice ile Fransada karşılaşan Brian Epstein Beatles’ın Carnegie Hall da sahne alması için girişimlerde bulundu. Alınan teklif de son derece güzeldi. Böylece Amerika seferi başlamıştı.
Kaynak: Beatles-TR