“Saydamlaşıyordum bir şehre yabancı dolaşırken. Yok olmakla yerkürenin doğumuna şahit olmanın aynılaştığı anlardı bu anlar. Hep varmış gibi bir yokluk. Uyku gibi gelip geçen. Bildiğim birçok tümceyi savurdum bir uçurumun ucundan. Bir süre daha yerine yenisini koymak istemediğim birçok fikir de uçtu. Belki de bu bendim; yadsıdığım. Belki de hep kaybedecektim kabul etmeyerek.”
Güneşin özü saklı, kargalar cıvıl cıvıl. Yağmur gelecek, yolu işgal eden köpekler üzerine. Adımlarımda ıslanma kaygısı yok. Sanki hiçbir yere gidermiş gibi yürüyorum. Hiçbir yere. Bilmediğimi bildiğim ne çok şey olduğunu görüyorum. Özür dilerim. Sahiplendiğim onca fikirle ben olmuyorum. Alnıma düşen ilk yağmur damlasını avucuma alıyor, kokluyorum. Özür dilerim. Bastıran sağanak altında ıslanan ben olamıyorum.