25 Temmuz 2020 cumartesi 18:44
Aslında uzun bir süredir kendime kanıtlamak istediğim şeyler vardı. Bu beni rahatlattı mı yoksa ilerleyen zamanlarda daha çok dibe batmamı mı sağlayacak henüz karar veremiyorum. Ama ruhumun yalnız olmadığını bilmesi gerekiyordu. Bu yolda her ne kadar tek başıma yürüsem de bir yerlerde mutlaka kalabalıklara karışacağım. Birlikte ayaktayız çünkü…
Daha önce birçok korkum olmuştu. Bu aralar hemen hemen hepsinin üstesinden geliyorum. Mutluluk verici bir eylem, her ne kadar küçük görünse de…
İşin ilginç tarafı beni bu aralar en çok korkutan şeyin içinde bulunduğumuz simülasyon olması. Hayat gerçekten bu kadar basit mi? Hiçbir şeyin yaşam kadar gerçek olmadığı bu evrende ölüm gerçekten bu kadar basit mi? Bu aralar kafamı en çok kurcalayan sorulardan bir tanesi bu. Hayat ve ölüm arasındaki o AN çizgisi o kadar güzel ve kıymetli ki… Bu simülasyonun bizi bitirmesine izin verememeliyiz.
“Ne dualar kurtarır bizi artık ne de zaman” diyen o en çok sevdiğim şarkıdaki çelişki bu mu?
Anlamsızlaşan ve yitip giden bunca şeyin içinde hâlâ neyi aradığımı bilmiyorum. Dalları budanmış bir ağaç gibi hissediyorum kendimi. Bu vasıfsızlık neden?
Bunlar son düşüncelerim olabilir, son yazım, son direnişim, son tebessümüm… Buna rağmen mutlu olmayı öğrenmeliyim. Birşey olmalı… Birşeyler olmalı!.. Ruhumu en derinden etkileyip, onu yakıp kavuracak beni tekrar hayata bağlayacak birşey olmalı… Bu simülasyon bize bunu borçlu. Eğer en güzel anılarımızı/yaşımızı katletmeye bu kadar meraklıysa ruhumuzun gözünü boyayacak şeyleri bize sunmaya borçlu! Bu böyle sürmez…
Diren ruhum,
“ Birlikte ayaktayız, düşeriz bölününce.”
19:27
-Çaresizlik ve karmaşıklık adına