26 C
Singapore
Friday, December 20, 2024

Kendin Olmanın Dayanılmaz Yalnızlığı

Ben çok uzun aralıklarla günlük tutarım belki neyi ne zaman yazabileceğimi bilemediğimden belki de yazılacak şeylerin ağırlığını sindirmeye zaman verdiğimden. Zaman verme konusunda da pek iyi değilimdir açıkçası. İyileştirici gücü olması bir yana bu gücün çok geç gelmesi beni ondan uzaklaştırmaya yetiyor. Zaman geçtikçe ve eski günlerimin en azından çok az bir kısmı olsa da okumaya fırsat bulabildiğimden şunu söyleyebilirim ki kendim olmaya çalıştıkça insanlardan uzak olduğumu -olmak zorunda bırakıldığımı- net olarak görebildim. Her defasında hayatımın dokuz yıllık bölümünün her döneminde kendim olmaya çalıştığımı gördüm, kendim olmalıyım dediğimi gördüm her sayfada çünkü kendim olmazsam onların olmamı istediği kişiye dönüşmek zorunda kalıyordum ve olmamı istedikleri kişiden nefret ediyordum. Başlangıçta bu gücü kendimde bulamadım, kendim olmaya her yaklaştığımda beni yok etmeye çalışan etten duvarlar gördüm, o kendim olabildiğim ufak anlara sığınıp her defasında başa döndüm. Hayatın anlamını da o dönemlerde sorgulamaya başladım. Tüm felsefecilerin, varoluşçuların ve filozofların en temelden başladıklarını düşündüklerini ama aslında bunun çok doğru olmadığının farkındalığına o zamanlar ulaşmıştım. En temel olgu insanın kendi olabilmesinde yatar. Kendi benliğinin farkına varan kişi özgürlüğün de farkına varır. Özgürlük kavramı insanın varlığı ile birlikte ortaya çıkmış bir olgu olarak görünse de aslında insan kendi varlığından önce dış dünyanın farkına varmış ve evreni gözlemlemiş, sorgulamış, anlamlandırmış, şekillendirmiş ve hatta olanı değiştirmeye çalışmıştır. Doğaya egemen olduğunu yaratılmış her şeyin kendine hizmet ettiğini (!) anladıktan sonra kendi iç dünyasını kendi varlığına bir dönüş yaşamış artık içindeki “ben” i sorgulamaya başlamıştır. Bu sorgulamanın bendeki kaygılanım durumu çok genç yaşlarımda başladı. Duygudurum olarak ele aldığımda öznefret ile karşılaştım içimdeki ‘ben’ ile dışımdaki ben arasındaki savaşta yıpranan ve hırpalanan duygularımı iyileştirmem için devreye özşefkatin girmesi gerektiğini biliyordum ama bunu bir türlü başaramıyordum bunu henüz başarabilmiş değilim. Söz konusu kendim olduğumda çok acımasız davrandığımı dürüstlükle söyleyebilirim sanırım.

Latest

Pitcairn Update (v2.1)

On the 5th of November 2024, exactly one year...

Navigating the Web3 Wave in Singapore

As the plane descended over the shimmering skyline of...

Dönencede Sayhalar: Kasım – 2024

Birbirine benzeyen ailelerde büyümüş, aynı yollardan geçmiş, aynı insanları...

Don't miss

Pitcairn Update (v2.1)

On the 5th of November 2024, exactly one year...

AdAstraa.Net Pitcairn (v2.1) Güncellemesi Başarıyla Tamamlandı

You can quickly translate the update announcement into your...

Adastraa.net – Pitcairn Update (v2.1) Announcement!

We're pleased to announce that a major website update,...

Embracing Mortality, Celebrating Life: “1001 Nights Project”

Embracing Mortality, Celebrating Life: "1001 Nights Project" Raffles Place, SINGAPORE We...

Ad Astra Manifestosu

Bu şiir, 26 Ağustos 2020 gecesi Twitter’da, #perasperaadastra hashtagi...

Dönencede Sayhalar: Kasım – 2024

Birbirine benzeyen ailelerde büyümüş, aynı yollardan geçmiş, aynı insanları sevmiş ve aynı şeylerden nefret etmiş gibiyiz. Karanlıklarımız farklı bir tek. Her şey aynı olsa...

Dönencede Sayhalar: Ekim / 2024

Kendi çevremde de insan kötülüğe meyillidir derim hep ama her seferinde kötülüğün bu kadar gerçek, bu kadar esrik ve bu kadar uçsuz olduğuna şahit...

Dönencede Sayhalar: Eylül – 2024

Sabahlar serin artık. Bulutlar hiç olmadıkları kadar ağır. Çiçekler eskisi kadar gürbüz ve coşkun bir tazelikle baş vermiyorlar topraktan. Renklerin üzerine buğulu, şeffaf bir...

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here