Bir başka insanı, kişiliğinin en derindeki çekirdeğinden kavramanın tek yolu sevgidir. Sevmediği sürece hiç kimse, bir başka insanın özünün tam olarak farkına varamaz. Sevgisi yoluyla insan, sevilen kişideki temel kişilik özelliklerini ve eğilimlerini görebilecek duruma gelir ve dahası, ondaki gerçekleşmemiş olan ancak gerçekleştirilmesi gereken potansiyelleri görür. Bu gerçeği onunla birlikte geçirdiğim sürede net gördüm ve belki de sırf bu yüzden bazı şeylerle başa çıkabilmem daha kolay oldu. Bir insanı sevdikten ve hüsrana uğradıktan sonra ilk defa kendi özüme dönüp bir şeyleri içimde halletmeye çalıştım. Başarılı olup olmadığımı bilmiyorum ama zaten bunun bir önemi de yok sanırım. Tek bildiğim onulmaz bir acı çektiğim ve çoğunlukla yalnız başıma baş etmeye çalıştığım. Anlam bulmak için acı çekmek kesinlikle gerekli değil. Ben sadece, acıya rağmen anlamın olası olduğunu elbette acının kaçınılmaz olması koşuluyla vurgulamak istiyorum. Acının kaçılabilir olduğu durumlarda yapılacak en anlamlı şey ister ruhsal veya fiziksel, ister politik olsun, acıya yol açan nedeni ortadan kaldırmak oluyor gereksiz yere acı çekmek kahramanca değil mazoşistçe bir tutum. Ama ben acıya yol açan nedeni ortadan kaldıramadım. Denedim ama yapamadım. Çünkü bu ortadan kaldırmaya çalıştığım neden aynı zamanda benim bir parçamdı, kişiliğimin yapı taşlarına karışmış, aynı yatağı paylaştığım aynı saat dilimlerini birlikte geçirdiğim insandı. Cesurca acı çekmeyi kabul edince, yaşamın da son ana kadar bir anlama sahip olduğunu ve bu anlamı kelimenin tam anlamıyla sonuna kadar koruduğunu fark ettim ve cesurca o acıyı çekmeyi kabullendim.
Acıdan ziyade yaşanılan sevginin büyüklüğü daha fazla etkiliyor beni. Belki sevmeyi sevdiğimden kaynaklı böyle bir his oluşuyor içimde bilmiyorum. Sevgi ile ilgili ilgili olarak bana göre atılacak ilk adım sevmenin de tıpkı yaşam gibi sanat olduğunu kabul etmek ve bu sanatı öğrenme yolunda adımlar atmak. İnsanların istemeden doğduklarını, istemeden öleceklerini, yakınlarının onlardan önce ya da sonra öleceklerini düşünmeleri ve doğanın ve toplumun gücü karşısındaki çaresizliklerini bilmeleri hayatlarını bir hapishaneye çeviriyor. Bu hapishaneden çıkmanın tek yolu sevgi. Bu yüzden çeşitli yollarla sevgiyi bulmaya çalışıyorlar. Ve ben onu beklemediğim bir zaman diliminde buldum. O sevgiye sıkı sıkı tutundum ve sevgimin büyüklüğünün beni ne kadar güçlü kıldığını fark ettim.