Uyanmak için daha doğru bir zaman, kendini hissetmen için daha yanlış bir zaman bulamazdın. İçindeki bu uyanışın farkına varman biraz zaman almış olabilir ama çevrendeki paraziter hayatların proflaktik tedavisinin temininde verdiğin çaba aslında ne kadar mutlu olduğunun ölçüsüdür.
“Wake up Neo”.
İçinde bir yaşamı kontrol ettiğimiz bu simülatör her birimize biçilen görevleri yerine getirip ödül ceza mekanizmasıyla bizleri sefil bir hayatla sınıyor. Mutlu olma çabasının anlamsız olduğu bu dünyanın içinde rezalet bir yaşama sahip olmamanın sırrı bilgelerin de dediği gibi mutlu olmayı beklemeden ve mutsuzluğu kabullenerek yaşamı sürdürmektir. Mutsuzluğunu benimseyen insanlar rahat bir yaşam sürdürebilirler bunu beceremeyen insanlar yaşamına son vermeye mahkûmdur. Mutsuzluk ertelenebilir ancak sona erdirilemez, mutluluk da mutsuzluğu erteleme sanatıdır. Uyanışa kadar olan süreç aslında bu ertelemedir, er geç uyanan birey mutsuzluğunun farkına varmıştır ve geri kalan ömrünün karanlık kısımlarını net bir şekilde görmeye başlamış olur.
Aşkın verdiği hazzın geçici olması ve evrimin bizi kontrol altına alarak üreme döngüsünün devamını sağlamak istemesi, vücudun salgıladığı dopamin ve endorfinin bizi sürekli yanıltarak kontrol etmesi mutluluğun yanıltıcı olabileceğinin; doğrudan hiçbir hormon ve vücut sıvısının mutsuzluğa neden olmaması mutsuzluğumuzun hiçbir yanıltıcı parametre olmaksızın var olduğunun kanıtlarından bazılarıdır. Schopenauer’in dediği gibi; “Mutluluk yalnızca bir düştür; acı, gerçektir.
Doğmak mutsuzluktur, yaşadığımız sürece de bu mutsuzluğu sürdürürüz, bir tek ölüm kesip atar bunu. Bu, hep mutsuzuz demek değildir, mutsuzluk yoluyla mutlu olabiliriz, gerçek kesinlikle şu ki, insanların içindeki mutsuzluk mutluluktan daha çokmuş.
Kendi evrenimizde yaratacağımız yüksek enerji yayan yıldızlar ne kadar çok olursa olsun, uzaktan bakıldığında içimiz hep karanlık görünecektir. Bunu düzeltmenin bir yolu olmamakla birlikte tolere etmenin yegane yolu var olan karanlığa karşı cephe almak değil onunla güzel görünmeyi öğrenmektir. Bu düşünceler hayata karamsar bakan bir ahmağın düşünceleri değildir, hayatın karanlık tarafının aslında hayatın en büyük boşluğu olduğunun farkına varmış bir ahmağın düşünceleridir.