Neredeyse tam olacağım, tek bildiğim şey bundan ibaret
Tamlık nedir, kim tam kim eksik bilmem
Bir bardak kahve, bir şarkı, video, tam olmadan önce yapılan o son uyku…
Duş alırım, bir kez daha uyanırım, planlar yaparım en baştan
Zavallı, çamur sıçratıyor etrafa der melekler
Kim duymuş ki melekleri Muhammed’den beri ben duyayım
Tanrı mı beni bıraktı ben mi onu bilmem
İnanırken daha kolaydı gerçekler, belki de eskiye dönmek gerek
Doğaya kızmalı, sefilliğimi o bulaştırdıysa…
Bir sırt bir insana yetmedi, dik durmayı unuttum
Kitaplara filmlere bilgisayarıma sığındım
Kerouac’la tanıştım sığındığım gecede, Ginsberg, Cassady, Snyder…
Gelmelisin demediler ama özgürlüğümü fısıldadılar
Ne arıyordum veya ne buldum onu bilmem
Yolum bittiğinde evde bıraktığım kalıplara sığamadım, belki de eskiye dönmek gerek
Kendimi bile varoluşumla sevemezken beni sevecek biri aradım
Ben bulamıyorum bana neler olduğunu, o beni çözer diye
Tamamlar beni, tam demek bir değil ikidir dedim
Eski dudaklarda bulduğumu bulamadım, güneş beni izlerken sevemedim
Hülyalara ağladım, su olmam gereken yere akmış; cevap, nehir akmış
Vah o kutsal boşluk nesin sen, kim içimde sakladı seni
Anlam kazanacak tenin, yeni renkler de vuracak
Sade bir nefes alacaksın ama nehre nasıl girersin onu bilemem
Enjolras’a dost selamlarla…